18.4.12

Kademeli Deney

Çünkü inanç doğrular kendini
ve sana ulaşmak daha zor olmayacaktır
bir gezegenin başındaki kanlı zara inanmaktan,
veya etkileşmekten bir kuyrukluyıldızla
günberi noktasından geçen, daha zor olmayacaktır
boşluktaki kıvılcımları hesaba katmaktan; kozmolojik
doğaçlama fırlattı buraya beni, yeni bir ifade, belki,
daha yoğun, daha çetin bir varlık için,
bağlı bir örnek, kavraması kolay
imâ ettiğim kapsamdan -benim de bir değişkeni olduğum,
tutkuludur evrene ve sana karşı duruşum.

Çünkü inanmak aslında yardımcı olur yaratmaya o hakikâtleri,
aynı elektronların sadece ölçüldüklerinde var olmaları gibi,
veya utangaç insanların partilerde yalnız kalmaları,
kimseyi cezbedemeden eve dönüp daha çok utanmaları gibi;
çabuk olmadığını varsayarak başlıyorum yıpranışımızın
bir yıldız'ınkinden, aynı elektronlar gibi
yok olan bir tarafında
duvarın ve beliren diğer tarafında
hiçbir delik bırakmadan ve olmadan
arada, ruh'un ayrılışı
o kadar içe doğru bir salınım ki, dışa doğru hiçbir şey
göremez onu, meselâ göz gibi.
Çocukluk öğretilerinin hepsinde vardı cennet,
uyarılmış bir sis.
Büyüdükçe bir boşluğun beklediğini düşündüm beni.
Şimdi bırakırken ve büyütürken buluyorum kendimi
İki görüşü birden, şiddetli bir imansız gibi.

Çünkü kuşkulanmadığımız hakikâtler zorlanırlar
hissettirmekte kendilerini, aynı sadece dişilerden oluşan
on üç kamçıkuyruk kertenkele türünün
öyle şeylerin varlığına duyulan önyargıdan
keşfedilememeleri gibi,
evrenle yarı yolda buluşmamız gerek.
Hiçbir şey belirmeyecek bize, bize hiçbir şey gibi
görünenlere doğru ilerlemedikçe: inanç kademelidir.
Gökyüzü'nün yüksek katılığı herhangi bir şey
ama, batan güneş
kımıldamadı, ve eğer ölüm soyuyorsa benliği
yegâne olaydır doğadaki
olan, aynı göründüğü gibi.

Çünkü bir şeyin hakikâtine inanmak
o hakikâti beraberinde getirebilir,
ve sen utangaç olabilirsin, kertenkele veya elektron da,
tanınan sadece varlığını varsayan
ilerlemeler sayesinde, bırak tutkulu olsun benim
evrene ve sana karşı bakışım.

Alice Fulton
türkçesi: Emre Can Sarısayın