14.1.12

Aşkımızın O Kararan

1.
koştum sana geldim ey acı

ey terkedilmiş

ilençli dinginlik

ey yenilmiş

bir aşkın şarkısı

işte geldim.


bir daha dönülmeyen

               o noktada

yıkık


barakalarla kaplı

bir çıkmaz sokakta

erirken


akşamın köpüğü


sadece

yalnızlıktı

             her şey tenha.


2.

bakın orda

tozlu yapraklarında

eski
anıların

bakın orda
bir eylül

vurunca hayatımızın
               bordasına

ne çıkar

          eylülse eylül

bakın orda

bir adam saklanıyor
bir otel odasında

esmer gözlüklü

bir adam
saklanıyor üç yıldır

adı behçet aysan.



3.
ve hüzünlü günler
sürer giderdi

ben de biner giderdim
               bir düş atına

yakalayamazdı

küflü ıslak
taş avlular

biner giderdim

al bir düş atına.

4.
ey gümüş yürek burgacı

ey yenilmiş
bir aşkın şarkısı

ey keder
ey acı
                  işte gidiyorum

düşerken
ardına söğütlerin

kan
portakalı




gibi bir güneş

düşerken ardına bütün

                     mutlulukların

ve


aşkımızın bizim

o kararan.

Behçet Aysan

Ahd-i Atik

tekvin

ve öyle bir yaz geçirdik Tanrının Bahçesinde
Bozuk paralarda sinemalarda gerçeklerde

Uzak görüşlülüğüne inanıp suların her şeydi taze
yalnızlığımız değil

bomboş ellerimizde sonsuz düzenler
anlaşamadık erinçin ve karşı koymanın gerekçesinde

korkusuz belki ama umutsuz değil ve uykusuz
aklımız kendimizin yapacağı bir şeylerde
dünyanın bütün saatleri onikilerde

her şeylere bir başlangıçtık ve bir sonduk
ve kimbilirdi aşk nerde oteller nerde

biz bir acıydık acımız idi bütün fenerlerde
ve kimbilirdi aşk nerde oteller nerde

indik ve yorgun argın ve saygımız idi yok
boşalmış istanbulda gökte ve her yerde

dünyanın bütün saatleri onikilerde


bir nefesin bütün uykusu kendini yonttu bir taştı
yalnızlığımız değil

kimbilirdi aşk nerde oteller nerde

ah, büyük gök yoksulsun suyumuz bile değilsin
ve maviliğin ve karanlığın ve karşıtlığın nerde
ah yüzgöz olduğumuz sanki karımız deniz
ve karşımız ve arkamız ve her yerimiz

kimbilirdi aşk nerde oteller nerde 


göç 

uzakta. Kimsenin ölmediği o yerde
Uzakta. Hayvanat Bahçesinde
doğurur kendine aykırı fil
yıkanmaya su dağıtılırdı,herkes,
kendi akşamını çıkarırdı karanlıktan.

Kargış, o güzel bitki, ona tapardık!..
Kalabalık ölülere, dirilere bölünürdü
Uzakta. Çok kesilen kağıtlar ülkesinde...

sular o yanlış kökleri çürütürdü.

ve kimsenin hiç görmediği yerde
onun bir kan tadı idi sesinde
benzin ve banka dağıtılırdı, herkes,
göçen, yerleşen bir şey değil
herkes kaçışandı yalnızlıktan
Kadınlar erkeklerle idi, yalnızlıktan
herkes herkesle idi yalnızlıktan...

Kargış, o güzel bitki!

ve sonra duvarları dibinde ölünürdü.
Ölüm idi kolayca yenen kişiyi,
uzakta. Hayvanat Bahçesinde.
bir çocuk , bir öyküde, bir düşü yürütürdü... 


levililer 

... saçlarınızı ve tırnaklarınızı büyütünüz dediler
büyük olsun,
büyüttük...
ve trenlerde gidiniz ve otobüslerde ve gazete
okuyunuz!..
ve hep gidiniz!..

ve atlar ve tüfekler ve sözler eskidi birgün.
O gün. Artık büyüdünüz dediler...
o gün artık büyüdünüz dediler...

...ve birgün yalnız kalındı bütün ilişkilerde
ve kimbilirdi aşk nerde oteller nerde?..

eğlendik köhne uçaklarla, kokulu sabunlarla yıkandık
saçlarımızla, yeleklerimizle kıvandık...

o yağmakaranlık büyürdü durmadan,
"Yalnızdık, Kimsesizdik, Bağışlanmalıydık..."

Ama kimbilirdi aşk nerde, oteller nerde?..

...şeyi indirdik, ses, boş, adı biryerlere yazıldı.
eskiyen nesi varsa onundu, aldı yürüdü, gene de...

Bir susuzluktu onun şarkısı belki tuzlu ve hüzünlü
Her gün bir sevinç yabancıydı onun ağzında
Partilerde Meydanlarda, örneğin SüPanCe boğazında,
çok çok idi, bir gözlük, bir boyun atkısı, bir ölüm!..

Bir gün günah yapılmazdı hiçbir yerde
ama kimbilirdi aşk nerde, oteller nerde!.. 


sayılar 

Nasıl çoktuk - iyiydik,nasılkalabalıktık - bolduk
Bir tuz ve bir sakal.
Durakta...

Yaşayan bir kediye ağıt. Sonuç.

Sevinçli şapkalara, tüylü kumaşlara, bir adamın son
    evine bir çalgıdır bıraktığımız. Sonuç.
Ey - ey, siz,bütün gemicilerin kocaman kaptanları. Sonuç.
eyen güzel ölügemici.
Sinemalar, defterler, yollar doldu bizimle.

Gelişen bir ağıt.

Askerler ve mızıkacılar için. Sonuç.
Kimbilirdi nerde oteller nerde..
Artık ellerimiz kimbilir hangi güvertede, karanlık
    geceyi bir suyla açıklamaya uğraşıyor. Sonuç.

Gelişen bir ağıt.

Ben 11'le gideceğim sen 17'yle mi?..
Sen beni seversin
atlar öldüğünde ve
şapkam başka olsa bile...

İşte. Bölündük belli olduk.
Durakta. 


tesniye 

Dilerim acıyor sıkmaktan
tiyatrodayız. Yanlışlık sonsuz biçimini buluyor.

ah şaşkın mevsim biraz çılgınsın, kalırız.
otobüsler kaçar, biz kalırız.

herkes çıkar, alkış yok

ah çılgın durak sesin çok uzak
sesin öyle uzak
her şey öyle artıyor, sesin çok uzak

    ben iki kişiyim övüşürüm durmadan

ölü bir balıkız öyle, ölü bir balık
beyaz eli bekleyen
anılarla sayılar ardında

    ben iki kişiyim övüşürüm durmadan

her şey biraz ince biraz kalın
bir cenin büyür şurda perdesi kalın
göller üstüste gelir ve sular kalın
insanların benimle görütüğü saatlerde

    ben iki kişiyim övüşürüm durmadan

ve bir post bir bedeni ısıtır
bir kentte güneş battı mıydı
beyaz eller işler ve lokantalar

    ben iki kişiyim övüşürüm durmadan

ey çılgın durak kalın
övmemi bekleyin ve kalın
eller ve ayaklar ve kıllar kalın
büyük bir şeye geliyoruz bulut gibi
saklanan ve güvenilen bir şey
herkes ölürken herkes kalırken bile kalın

kimbilirdi aşk nerde oteller nerde...

Turgut Uyar